16 Kasım 2015 Pazartesi

"TOURETTE SENDROMU (TS), 2000 yıl öncesi, 1885 ve Şimdi" üzerine bir derleme..

Rev.1
“Kapadokyalı Aretaeus bundan İKİBİN YIL önce köpek gibi havlayanlardan, gözü seğirenlerden, suratına tuhaf şekiller verenlerden, küfreden ve lanet okuyanlardan söz etmiştir. Bu belirtiler ancak 1885’te Charcot’nun ve Freud’un dostu genç Fransız nöroloğu Georges Gilles de la Tourette’in bu anlatıları ve kendi hastaları üzerinde yaptığı gözlemleri bir araya getirmesi ile klinik bir sınıflandırmaya sokulmuştur.”

Günümüzdeki tanı ölçütlerine göre (DSM-5) TS, nörogelişimsel (NG) bir bozukluktur. NG bozukluklar beyin gelişimindeki aksamaların genetik, biyolojik, immünolojik ve psikososyal etkenlerle etkileşiminin bir sonucu olarak gelişir ve seyreder.

 “Tourette’in tanımladığı sendrom, spazmlarla bütünleşen tikler, irade dışı mimikler, katılmalar, başkalarının söz ve davranışlarını taklit etmeler (ekolali ve ekopraksi), irade dışı küfürler ve müstehcen konuşmalar (koprolali) şeklinde kendini gösteriyordu. Bazı bireyler (ne denli kederli ve dertli olsalar da) tuhaf bir kayıtsızlık ve umursamazlık içindeydiler; bazılarında garip, çoğu kez zekice, zaman zaman rüyayı andıran çağrışımlar yapma eğilimi vardı. Bazılarında aşırı bir kışkırtıcılık ve yönlendirme duygusu, sürekli fiziksel ve sosyal sınırları zorlama güdüsü, çevreye tepki, sağa sola saldırma, eşyaları fırlatıp atma hali, bazılarında şablon, saplantılı davranışlar görülüyor, hastaların hiçbiri diğerine benzemiyordu.”

Ülkemizden, Tourette Sendromlu arkadaşlarımızdan: “Akıl almayacak zorluklar içindeyiz . . Düşünsenize, kimsenin umurunda bile değil ve biz her an patlayacağız korkusuyla yaşıyoruz. .”

Günümüzde hala en çok kullanılan sorun çözme araçları (!): Yasaklar, silahlar, cezalar, ödüller, tehditler, aldatmacalar, baskılamalar, sömürü, asılsız genellemeler, kalıplara yapıştırma, kalıplarla sıkıştırmaysa, işte bu şekilde, savaşın, terörün, silahların, yıkıcı rekabetin, aksiyonun hakim olduğu bir dünyanın TS’na vd sahip olanlara etkisi neler olabilir?  

 Cerrahın Tourette nedeni ile gerçek sorunu, öfke ve panik gibi, iç dünyasına ait dertlerdi; bazen şiddetli bir duygu seli onu esir alıyordu. Bu duygular aniden, sinsice geliyordu.

Arabasını park ederken bilet alması, ya da bir polis arabası görmesi zihninde şiddet senaryoları yapmaya yetiyordu; araba takipleri, silahlı mücadeleler, yangınlar, kol-bacak kesmeler ve ölüm senaryoları birkaç saniyede tüm detayları ile şekillenerek zihnini dolduruyordu.

Böyle zamanlarda benliği ikiye ayrılıyordu, bir parçası olayları mesafeli bir ilgiyle, taraf tutmadan izlerken, diğer parçası atılmak, bir şeyler yapmak için kendini yiyordu.

Başkalarının yanında taşkınlıklar yapmamak için kendini kontrol etmeye çalışması içini hırpalıyor, bazen tükendiğini hissediyordu.”

Kaynak: Oliver Sacks, Marsta bir Antropolog

 “Yaşamımızı normal sürdürüyor görünürken bile, geri planda sürekli çalışan zihnimizle uğraşmak; Aynı anda hızla bir sürü kişinin sorusunu yanıtlamak zorunda olmak gibi; buradaki bir sürü soru beynimizdeki çok yoğun düşünceler veya yoğun bir hava alanının kontrol kulesi gibi; vızır vızır inen kalkan uçaklar beynimizdeki düşünceler. Kontrol kulesi uçaklara doğru sinyaller gönderirken bir problem yok. Kesintiye uğrayınca panik oluyorum.”

Kaynak: Gökçe Esen, Uçlarda Gezintiler

Kontrol edilemeyen tikler ve etkileşimli nedenlerle yoğun zarar verme korkusuna da bağlı olarak sürekli değişen duygu durumları ile başetmeye çalışan bazı bireylere günümüzde DAHA ÇOK ilgi gösterilmesi nasıl olabilir?

Kendimize de destek için, yüzyıllardır bizlere tekrar tekrar belletilen  tüm kalıpları; doğru, yanlış, güzel, çirkin, iyi, kötü,.. vs,.., bir tarafa bırakmaya çalışabilir miyiz? Çoğumuz ve daha da çoğumuz, BAŞKA ALGILARI, BAŞKA YAŞAMLARI MERAK EDEBİLİR MİYİZ? Neden öyle davranıyorlar?

Umutsuzluk bizlerin karakterlerine yerleşmemeli!

Derleyen,

A.Şükran Demiralp