“Kapadokyalı Aretaeus bundan İKİBİN
YIL önce köpek gibi havlayanlardan, gözü seğirenlerden, suratına tuhaf şekiller
verenlerden, küfreden ve lanet okuyanlardan söz etmiştir. Bu belirtiler ancak
1885’te Charcot’nun ve Freud’un dostu genç Fransız nöroloğu Georges Gilles de
la Tourette’in bu anlatıları ve kendi hastaları üzerinde yaptığı gözlemleri bir
araya getirmesi ile klinik bir sınıflandırmaya sokulmuştur.”
Günümüzdeki tanı
ölçütlerine göre (DSM-5) TS, nörogelişimsel (NG) bir bozukluktur. NG
bozukluklar beyin gelişimindeki aksamaların genetik, biyolojik, immünolojik ve psikososyal
etkenlerle etkileşiminin bir sonucu olarak gelişir ve seyreder.
“Tourette’in tanımladığı sendrom, spazmlarla
bütünleşen tikler, irade dışı mimikler, katılmalar, başkalarının söz ve
davranışlarını taklit etmeler (ekolali ve ekopraksi), irade dışı küfürler ve
müstehcen konuşmalar (koprolali) şeklinde kendini gösteriyordu. Bazı bireyler
(ne denli kederli ve dertli olsalar da) tuhaf bir kayıtsızlık ve umursamazlık
içindeydiler; bazılarında garip, çoğu kez zekice, zaman zaman rüyayı andıran
çağrışımlar yapma eğilimi vardı. Bazılarında aşırı bir kışkırtıcılık ve
yönlendirme duygusu, sürekli fiziksel ve sosyal sınırları zorlama güdüsü,
çevreye tepki, sağa sola saldırma, eşyaları fırlatıp atma hali, bazılarında
şablon, saplantılı davranışlar görülüyor, hastaların hiçbiri diğerine
benzemiyordu.”
Ülkemizden, Tourette
Sendromlu arkadaşlarımızdan: “Akıl almayacak zorluklar içindeyiz . .
Düşünsenize, kimsenin umurunda bile değil ve biz her an patlayacağız korkusuyla
yaşıyoruz. .”
Günümüzde hala en çok kullanılan sorun
çözme araçları (!): Yasaklar, silahlar, cezalar, ödüller, tehditler,
aldatmacalar, baskılamalar, sömürü, asılsız genellemeler, kalıplara yapıştırma,
kalıplarla sıkıştırmaysa, işte bu şekilde, savaşın, terörün, silahların, yıkıcı
rekabetin, aksiyonun hakim olduğu bir dünyanın TS’na vd sahip olanlara etkisi
neler olabilir?
“Cerrahın Tourette nedeni ile gerçek
sorunu, öfke ve panik gibi, iç dünyasına ait dertlerdi; bazen şiddetli bir
duygu seli onu esir alıyordu. Bu duygular aniden, sinsice geliyordu.
Arabasını park ederken bilet alması,
ya da bir polis arabası görmesi zihninde şiddet senaryoları yapmaya yetiyordu;
araba takipleri, silahlı mücadeleler, yangınlar, kol-bacak kesmeler ve ölüm
senaryoları birkaç saniyede tüm detayları ile şekillenerek zihnini
dolduruyordu.
Böyle zamanlarda benliği ikiye
ayrılıyordu, bir parçası olayları mesafeli bir ilgiyle, taraf tutmadan
izlerken, diğer parçası atılmak, bir şeyler yapmak için kendini yiyordu.
Başkalarının yanında taşkınlıklar
yapmamak için kendini kontrol etmeye çalışması içini hırpalıyor, bazen
tükendiğini hissediyordu.”
Kaynak: Oliver Sacks, Marsta bir
Antropolog
“Yaşamımızı normal sürdürüyor görünürken bile,
geri planda sürekli çalışan zihnimizle uğraşmak; Aynı anda hızla bir sürü
kişinin sorusunu yanıtlamak zorunda olmak gibi; buradaki bir sürü soru beynimizdeki
çok yoğun düşünceler veya yoğun bir hava alanının kontrol kulesi gibi; vızır
vızır inen kalkan uçaklar beynimizdeki düşünceler. Kontrol kulesi uçaklara
doğru sinyaller gönderirken bir problem yok. Kesintiye uğrayınca panik
oluyorum.”
Kaynak: Gökçe Esen,
Uçlarda Gezintiler
Kontrol edilemeyen
tikler ve etkileşimli nedenlerle yoğun zarar verme korkusuna da bağlı olarak
sürekli değişen duygu durumları ile başetmeye çalışan bazı bireylere günümüzde
DAHA ÇOK ilgi gösterilmesi nasıl olabilir?
Kendimize de destek için, yüzyıllardır bizlere tekrar tekrar
belletilen tüm kalıpları; doğru, yanlış,
güzel, çirkin, iyi, kötü,.. vs,.., bir tarafa bırakmaya çalışabilir miyiz? Çoğumuz
ve daha da çoğumuz, BAŞKA ALGILARI, BAŞKA YAŞAMLARI MERAK EDEBİLİR MİYİZ? Neden
öyle davranıyorlar?
Umutsuzluk bizlerin
karakterlerine yerleşmemeli!
Derleyen,
A.Şükran Demiralp
"Neyseki, salınımı her seferinde daralan ve gerçeğe giderek yaklaşan bir sarkaç izlenimi de veriyor." ; https://www.facebook.com/TSTikTakHip/
Ve günümüzden TS'li bir nörolog; Peter J. Hollenbeck: https://www.bio.purdue.edu/lab/hollenbeck/images/photos/Cerebrum%205_47.pdf
Ve günümüzden TS'li bir nörolog; Peter J. Hollenbeck: https://www.bio.purdue.edu/lab/hollenbeck/images/photos/Cerebrum%205_47.pdf
Psikiyatri gerçeği önce SAĞLAM (!) denilenler kim(ler)se, onlardan başlayarak arayabilseydi? O zaman daha disiplinlerarası çalışmalar çok daha yoğun ve hızla ilerleyebilirdi. Şimdi? Psikiyatri hastalarının önemli bir çoğunluğu, sadece kanser olan hastalarından daha beter durumda.
YanıtlaSil