Otizmli bir çocuğu olan annenin intiharından söz eden çok az haber
kaynağı var. Tesadüfen birkaç arkadaşımın paylaşımlarından haberim oldu.
Habere göre, anne eşi ve yakınları tarafından terk edilmiş. Çocuğu ile yapayalnız bırakılmış. Ve anne yaşamına son vermiş.
Habere göre, anne eşi ve yakınları tarafından terk edilmiş. Çocuğu ile yapayalnız bırakılmış. Ve anne yaşamına son vermiş.
Otizm ve birçok bozukluk tanı ölçütlerine göre Nörogelişimsel Bozukluklar
sınıfına giriyor; genetik etkenler de söz konusu. Annenin ve babanın bu genetik
mirasın etkilerini hiç yaşamamaları ne derece olası? Bunu tahmin edebilmek için
uzman olmaya da pek gerek yok gibi; çevremize bakabiliriz.
Genetik mirasa sahip bazı benzer bozuklukları yaşayan bireyler çok farklı
gelişimler gösterebiliyor. Bu da onların çevresel koşullar içine alabileceğimiz
sosyal ve ekonomik koşulları en başta olmak üzere, yemelerinden içmelerine,
soludukları havaya, içinde yaşadıkları kültüre, çevrelerindeki insanların
davranışlarına vb, gibi birçok etkene bağlı. Aynı ev ortamında çocuğun rol-model olarak alacağı davranış kalıpları da yakın çevre ortamı içinde olan bitendir.
İntihar eden anne yapamadı. Neden?
Kısacası, türünün en iyilerini seçip; “onlar yapabildi, sen de yapabilirsin..” şeklindeki sunumlar herbirimizin yolunu ne kadar aydınlatabilir? O anne neden yapamadı? O annenin O çocuğu, şimdiden çok uygun koşullarda bir ortamda yetiştirilebilse, belki yapabilecek! Nörogelişimsel süreç olumluya çevrilebilir belki de?
Kısacası, türünün en iyilerini seçip; “onlar yapabildi, sen de yapabilirsin..” şeklindeki sunumlar herbirimizin yolunu ne kadar aydınlatabilir? O anne neden yapamadı? O annenin O çocuğu, şimdiden çok uygun koşullarda bir ortamda yetiştirilebilse, belki yapabilecek! Nörogelişimsel süreç olumluya çevrilebilir belki de?
Sorun, çocukların kaderlerinin (!) sadece anne, baba, vb ile sınırlı
olması, olmak zorunda bırakılması değil mi?
Temel Hak ve Özgürlükler diyoruz da? Temel Hak ve
Özgürlükleri elde edemeyenler veya “Leylek ile Tilki” masalındaki gibi önlerine
sunulanlar?
Yapabilenler, yaptıran destek koşullardan bağımsız olabilir mi? Aynen
yapamayanların, köstek koşullardan bağımsız olamayacağı gibi.
Dolaysıyla, günümüz koşullarında, dünyanın her yerinde bazı az sayıda
anneler – babalar vb, bazı çocuklar, bazı gençler birlikte vd yapabilirken daha
çoğunun yapamama olasılığı çok daha fazla oluyor.
HBT - 2016
haberinden:
"Otizmden etkilenen ve potansiyeli göz ardı
edilen insan sayısı ise çok yüksek. Bu insanların birçoğu ortalama zekâ ve
üzerinde olmasına rağmen, okulda ve işte başarısız oluyor. Fransa’da % 90’ı
ilkokula giden otistik çocukların ancak %1’i liseye geçebiliyor. Ya da
Amerika’da, liseye giden otizmlilerin yarısından azı mezun olabiliyor.
İngiltere’de, yüksek işlevli otizmi olan yetişkinlerin sadece % 12’si tam zamanlı
çalışabiliyor. Birleşmiş Milletler ise, dünyada iş sahasında olmayan otizmli
oranının %80 olduğunu tahmin ediyor.
Aslında bu rakamlar bir trajediye işaret ediyor:
milyonlarca insan atıl, izole ve iş dünyasının dışında yaşıyor. İlgili anne
babalar ve kardeşler, nasıl yardımcı olacaklarını bilmiyorlar. Otizm, topluma
pahalıya mal oluyor, yani ekonomik büyümeyi azaltıyor ve engelliler için
ayrılan fonu şişiriyor. Oysa otizm tanısı konmuş insanların hayatlarını
dönüştürebilecek çok fazla şey var: erken dönemde teşhisten, iş bulmaya
yardımcı olmaya dek…"
BBC Türkçe - 2016
haberinden:
Londra'daki
King's College Üniversitesi'nden bilim adamlarının önderliğinde yapılan
araştırmaya göre, ebeveynlerin çocukları ile 2,5 yaşından itibaren kurdukları
iletişim semptomların şiddetini azaltıyor.
Uzmanlar
araştırmada konuşma sorunu yaşayan ağır otizmli çocuklara odaklandı.
Anne ve
babanın iyi bir iletişim kurduğu çocukların semptomlarında yüzde 15 oranında
bir azalma görüldü.
Uzmanlara göre
anne babalık becerilerinin gelişmesi, çocuğun sosyal becerilerinin de gelişmesi
anlamına geliyor.
Sosyal
aile ile otizmli çocuklar da sosyalleşiyor
Sonuçları tıp
dergisi Lancet'te yayımlanan bir makalede duyurulan araştırmada ebeveynlere,
çocukları ile oynadıkları sırada kaydedilmiş görüntüler izletildi.
Aynı zamanda
bir terapist de onlara, çocukları ile daha iyi bir iletişim kurmaları için
ipuçları verdi.
Anne babalık
becerilerinin eğitimle güçlendirildiği ebeveynlerin çocuklarının önemli ölçüde
gelişim gösterdiği, zamanla daha fazla konuşmaya başladıkları gözlendi.
Araştırma
sonuçlarını değerlendiren Manchester Üniversitesi'nden Profesör Jonathan Green,
anne babalık becerilerinin otizmli çocukları geliştirdiğinin ortaya çıkmasının
çok önemli bir gelişme olduğunu söyledi.
Jonathan
Green, "Elde edilen sonuçların sıra dışı" dedi.”
Varabildiğim yer: Günümüzde “Bağlantısal Bütünsellik” giderek daha
çok duyulacak. Sanırım “Bağlantısal Bütünsellik”, nöronlar arasındaki
bağlantıların her birimizdeki farklı gelişimi olarak yorumlanabilir. Tıpatıp
aynımızdan bir model oluşturulduğunu varsaysak bile, ilk farklı durumda
nöronlarımız farklı bir bağlantı oluşturacakları için artık iki farklı bireye
dönüşüyoruz. Bu durumun benzerini tek yumurta
ikizlerinde de yıllar önceden (belki 1970’li yıllardı, o zamanın Bilim ve
Teknik dergisinde okumuştum) gözlemlendiğini hatırlıyorum. İkizler
birbirlerinden uzakta iki farklı çevrede oldukça farklı bireyler olarak
yetişmişlerdi.
Prof. Dr. Türker Kılıç’ın sunumlarından aklımda
kaldığı kadarıyla, eğer;
Maddeden – Enerjiye,
Genden – Düşünceye,
Beyinden - Zihine,
Parçadan – Bütüne,
Ben’den – Biz’e - Biz'i varolan herşey olarak anlıyorum - doğru gidiyorsak o zaman; "O -anne, çocuk, baba, vb - yapabildi, SEN
-anne, çocuk, baba, vb - de yapabilirsin, niye yapamıyorsun ki?” demeyeceğiz vb. “Her birimiz nasıl yapabiliriz?” için "önümüzdeki engeller
nelerdir?" diyeceğiz vb.
Prof. Dr. Türker Kılıç, Parkinson için
bağlantısal bozukluğun olduğu yerin bulunduğunu söyledi. Burası uyarılarak Parkinson tedavi
edilebiliyor dedi. Alkolizm için bulunabilse, o da tedavi edilebilecekmiş.
Bence daha da önemlisi, hırs ve sonsuz para kazanma hastalığının
bağlantıları bulunabilirse, BİZ olabilme gerçekliğine daha çok yaklaşabiliriz
belki.
Başka türlü birbirimizin koşulları nasıl yaklaşabilir? Yaklaşabilir mi?
Derleyen: A.Şükran Demiralp, 6 Mayıs 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder