Oliver Sacks’ın
(OS) nörolojik gerçek yaşam öykülerinden
birinin kısa ve sade bir özetini yapmaya çalıştım:
Bayan M ve bayan S; 80 – 90 arası yaşlardalar. Her ikisi de bu yaşlarda yaşadıkları epileptik
krizleri nedeni ile beyinlerinden tekrarlayan birkaç müzik parçası duyuyorlar.
Epileptik
krizlerin tetiklendiği beyin bölgeleri müzik üretimi ile ilgili olduğu için “Müzikonejik
Epilepsi” deniyor. Bu müziklerin o anda yaşadıkları dış dünya ile bir ilgisi
yok, krizler nedeni ile beyin üretiyor.
OS
araştırmasında, her iki hastanın da beyninde duydukları müzikleri geçmişleri
ile ilgili buluyor; bu müziklerin, başka olgulardan bilindiği gibi, epilepsiye
bağlı fizyolojik alt yapı ile ilgili olmasının yanısıra duygusal bir yanı da olabileceğini ortaya çıkarıyor.
Bayan M’nin
eskiden mırıldandığı müziklerden bir kaçını duyuyor olsa da bunlara özlem duyduğu
bir bağı yok. Tekrarlayan hep aynı seslerden bir an önce kurtulmak istiyor. OS’nin
başladığı antiepileptik ilaçlarla bu seslerden kurtuluyor.
Fotoğraf ve yazı kolaj: A.Şükran Demiralp
Bayan S’nin
ise beyninde duyduğu müziklerle duygusal bir bağı olduğu anlaşılıyor.
Bayan S,
bayan M’den hem epilepsisinin fizyolojisi hem de kişilik özellikleri açısından
çok farklıydı. 72 saat boyunca sürekli nöbet geçirmişti. Bu durum beynin derinlerindeki
duygusal sistemleri olumsuz etkilemişti elbette. Ancak, bu nöbetler aynı
zamanda çok derinlerdeki bir duygu ile de bağlantılıydı; uzun süredir unuttuğu
evi, çocukluğuyla ilgiliydi.
Dolaysıyla, bayan S’de
geçmişe özlem çok ciddi ve kronikti. Çünkü babası daha o doğmadan, annesi ise o
daha 5 yaşında bile yokken ölmüşlerdi. Tek başına kalınca, İrlanda’dan ABD’ye,
bakıcı bir teyzenin yanına gönderilmişti. Burada kısıtlar içinde büyümüştü.
Bayan S, 5
yaşına dek olan yaşamını; ne annesini, ne de İrlandayı, bu krizler öncesinde hiç
hatırlamıyordu. Bundan çok büyük acı duyuyor, hep çocukluk anılarını hatırlamak
için çabalasa da olamıyordu.
Oysa,
hastalığa bağlı gördüğü bu rüyalar, sesler unuttuğu çocukluğunu geri
getirmişti. Bu deneyimi sanki yaşamı boyunca inatla kapalı olan bir kapının
açılması gibi bir şey olarak açıklıyordu. Fiziksel olanla kişisel olan arasında
bir köprü kurulmuştu.
İnmesi ve
ona bağlı epilepsi tedavi oldukça bayan S’nin çocuklukla ilgili görüntüleri ve
müzikle ilgili epilepsi krizleri yok oldu. Bayan S, nöbetleri tamamen
bittiğinde, bu hatırlamalar sayesinde kendini sağlıklı ve iyi hissetti:
“İyi ki de nöbetleri yaşadım. Onlar yaşantımın en sağlıklı
dönemleriydi. Artık çocukluğumu kaybetmiş hissetmiyorum. Detayları hatırlamasam
da her şeyin yerli yerinde olduğunu biliyorum. Kendimi daha önce hiç bu kadar
tam hissetmemiştim.”
Bayan M hastalığını bir esaret, bayan S ise hastalığını yaşamının eksik bölümünü tamamlayan; onu sürekli geçmişi hatırlama çabasından kurtaran, yıllardır açamadığı bir kapıyı açan bir anahtar olarak görüyordu.
TIK'layınız: http://asukrandemiralp2.blogspot.com/2016/04/acaba-hastaliklar-olmadan-yasayabilir.html
TIK'layınız: http://asukrandemiralp2.blogspot.com/2016/04/acaba-hastaliklar-olmadan-yasayabilir.html
Derleyen ve Fotoğraf: A.Şükran Demiralp, 8 Temmuz 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder