25 Ekim 2018 Perşembe

İlaç - Besin Etkileşimleri Araştırma - 3

"İsçioğlu F, Ova G, Duyar Y, Köksal M. Üniversite öğrencileri arasındaki enerji içeceği tüketimi ve bilinci araştırması. Acad Food J 2010; 8(5): 6-11.
• Ege Üniversitesinden gönüllü 500 öğrenci üzerinde yapılan bir çalışmanın sonucuna göre öğrencilerin %78’inin hayatında en az bir kez enerji içeceği tükettiği belirlenmesine rağmen öğrencilerin %69’luk kısmının enerji içeceğinin içeriği hakkında herhangi bir bilgisi olmadığı tespit edilmiştir.
• Enerji içecekleri’nin neden tercih edildiği sorusuna ise, öğrencilerin %43’ü enerji içeceğini uyanık kalmak, %61’i alkol ile kokteyl yapmak amacı ile tükettiğini, %35’i lezzeti için tükettiklerini ifade etmişlerdir.
• Enerji içecekleri’nin alkolle beraber tüketilmemesi gerektiği ürün etiketlerinde yazmasına rağmen öğrencilerin %58 'i enerji içeceğinin üzerinde herhangi bir uyarı olmadığını belirtmişlerdir.

Enerji İçecekleri İçeriği
 • Stimülanlar – Kafein – Guarana – Yerba mate (Kola çekirdeği) – Paraguay çayı ve yeşil çay gibi doğal kafein içeren maddeler
• Şeker ve tatlandırıcılar
• Vitaminler (B1, B2, B6 B12, C vit, niasin, pantenoik asit vb)
• Inositol
• Magnezyum, potasyum gibi mineraller
. Aminoasitler (örn Taurin, L- Carnitin)
• Bitkisel takviyeler (ginkgo, echinacea ve ginseng)
• Bazılarında cinsel güç arttırıcılar (sildenafil vb)
• Bazılarında Alkol – Örn % 9.9 oranında alkol içeren 700 ml’lik Joose adlı enerji içeceğinde 3 biraya denk gelen alkol ve 8 fincan kahveye denk kafein bulunmaktadır.

Taurin:
• Vücutta protein metabolizması sonucu oluşturulan doğal bir amino asittir. Methiyonin ve sistinden türetilen sülfür türevi bir aminoasittir.
• Doğal bir amino asit olan taurin vücutta 40-400 mg arasında bulunurken Eİ’nde 1000 mg bulunmaktadır.
• L-Taurin L-Arjinin ile birlikte Nitrit Oksit miktarını arttırarak kaslara giden kan dolaşımını arttırdığı için sporcular tarafından kullanılıyor.
• Taurinin, beyinde en önemli inhibitör nörotransmitter olan gama amino bütirik asidi etkileyerek anti-anksiyete ajanı olma gibi bir özelliği de bilinmektedir.

Guarana:
• Güney Amerika’da yetişen ‘Paullinia cupana’ bitkisinin tohumlarından elde edilen uyarıcı özelliği olan bir maddedir.
 • Yüksek oranda kafein, teobromin, teofilin ve tanin içermektedir.
• 1 gram guarana ekstratı yaklaşık 40-80 mg kafein içermektedir. Fakat guarana içeriğindeki kafein miktarı, enerji içeceğinin etiketindeki kafein içeriğine dahil edilmemektedir.

Ginseng:
• Pek çok çeşidi olmasına karşılık, yüzyıllardır Asya’da hafızayı ve kuvveti geliştirmek için kullanılmıştır. Araştırmaların bir çoğu Asya veya Kore ginsengi olarak bilinen ‘Panax Giseng’ üzerine yoğunlaşmıştır.
• Ginsenoside aktif maddesinden oluşmaktadır. Bu aktif bileşenin antiinflamatuar, anti-oksidant ve anti kanser etkileri bulunmaktadır.
• Bitki ilaç etkileşimi söz konusu olabilmektedir. Antidiyabetik ilaçlarla birlikte alındığında, hipoglisemi riski bulunmaktadır. Ayrıca diyare, vajinal kanama, şiddetli baş ağrısı, Stevens-Johnson sendromu gibi ciddi yan etkileri de olabilmektedir. Bu nedenle diyabet ilacı kullananlar ile diğer risk grubundaki kişilerin ginsengi tek veya enerji içeceği olarak tüketiminde dikkatli olmaları gerekmektedir.
• Ginseng, antidepresanlarla beraber kullanıldığında, serotonin sendromu ve maniye neden olabilir.
• Ayrıca antipsikotik ilaçların ekstrapiramidal yan etkilerini daha da artırabilirler.

Yohimbin:
• Oldukça güçlü bitkisel bir stimulan olup afrodizyak özelliği nedeniyle erektil disfonksiyon tedavisinde kullanılmaktadır.
• Ayrıca antideprasanların oluşturduğu cinsel yan etkilerin tedavisinde de kullanılmaktadır. • Yağ kaybını artırıcı özelliği vardır.
• Anksiyete, insomni, baş ağrısı, baş dönmesi, deride kızarıklık, panik atak, halusinasyon, kalp hızında artış, yüksek kan basıncı gibi ciddi yan etkileri vardır. • Epileptik nöbet ve böbrek yetmezliğine neden olabilir.
Özellikle karaciğer, böbrek, kalp ve psikiyatrik rahatsızlığı olanların kullanmaması gereken bir ajandır.

İnositol:

• Vitamin B-8 olarak da adlandırılan inositol, bir B kompleks vitaminidir. Fakat vücutta bağırsaklarda zararsız bakteriler tarafından sentezlendiğinden tam olarak bir vitamin olarak kabul edilmemektedir.
• Glikoz metabolizmasının ürünü olarak üretilmesine rağmen vücutta bol miktarda bulunmaz.
• Kafein alımı vücuttaki miktarını azaltır. 
• İnositol yağ asitleriyle birlikte, hücre membranlarının oluşumu için gerekli fosfolipidlerin şekillenmesini sağlar.
• Vücutta hücreler arası iletişimde rol oynamaktadır. Yoğun olarak beyin, kalp ve gözün lens tabakasında bulunmaktadır.
• Günlük ne kadar tüketilmesi veya aşırı tüketiminin zararları üzerine yeterli veri mevcut değildir.

Glukuronolakton:
• Karaciğerde glikozun metabolize olması sonrasında oluşan doğal bir maddedir.
• Ancak Eİ’nde bulunan glukuronolakton, sentetik olup insan vücudunda bulunan miktardan çok daha fazlasını içermektedir.

Karnitin:
• Karnitin karaciğer ve böbreklerde sentezlenen, lizin ve metiyo nin amino asitlerinden oluşan bir dördüncül amonyum katyonudur.
• Yağların oksidasyonunda rol oynayan amino asit türevidir. Diyette yeterli miktarda bulunmakta ve vücutta sentez edilmektedir.
• Uzun zincirli yağ asitlerinin mitokondriyal zardan transportu için gerekli bir kofaktördür.
Vücutta doğal olarak sentezlenebildiği için diyetle ek olarak alınmasına gerek yoktur.

Kafein: 
• Santral sinir sisteminde stimülan etki gösterir. Hafıza fonksiyonunu arttırır. Kişinin daha uyanık, enerjik ve verimli hissetmesini sağlar.
• Uzun süreli kullanımda etkisine tolerans gelişiyor.
• Letal dozu (LD50) 150 mg/kg • Sağlıklı yetişkinlerde yarılanma süresi ortalama 5.7 saat
• Kronik alkol alanlarda kafein yarılanma ömrünün % 72 arttığı görülmüştür.
• Ancak hepatik yetersizliği olanlarda yarılanma süresinin 168 saate kadar uzayabildiği bildirilmiştir. • Tolerans gelişmeyen kişilerde genellikle 250-500 mg arası alımda hafif-orta belirtiler ortaya çıkıyor.
• Santral sinir sisteminde stimülan etki gösterir. Hafıza fonksiyonunu arttırır. Kişinin daha uyanık, enerjik ve verimli hissetmesini sağlar.
 • Kafein duyarlılığı olan kişiler, hipertansiyon ve kalp hastaları, hamile (kafein plasentaya geçerek düşüklere veya düşük doğum ağırlıklı bebeklere neden olabilmektedir), çocuklar, spor yapan gençler ve yaşlılar tarafından dikkatli kullanılmalıdır.
• Adolesanlarda >100 mg/gün kafein tüketimi, yüksek kan basıncı ile ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle gebe, hasta, adölesan ve çocuklarda kafein tüketimi sınırlandırılmalıdır.
• FDA 2007 yılında güvenli kafein miktarını 100 mg olarak kabul ettiğini açıklamıştır.
• Kafein fosfodiesteraz ve adenozin reseptörlerini inhibe ederek pozitif inotropik etki yapar.
• İntraselüler kalsiyumda artış ve miyoflamanların kalsiyuma hassasiyetinde artışa neden olur.
• Yüksek dozda bu etkileri çarpıntı ve çarpıntı ve aritmilere (AF, SVT, VT, VF) neden olabilir.
• Kafein, teobromin, teofilin içeren guarana’nın pozitif kronotropik etkisi ile kafeinin bu inotrop etkisi artar.
• Diğer önemli bir noktada Eİ içinde bulunan ginseng, guarana gibi uyarıcılar kafeinin etkisini artırmaktadır.
• Ayrıca Eİ içinde bulunan guarana, kola nut, çay, yerba mate, kakao gibi bileşenler de kafein içermektedir.
• Eİ etiketlerinde yazan kafein miktarına bu maddelerin içerdiği kafein dahil edilmemektedir.
• Dolayısıyla Eİ’lerinin içerdiği bu bileşenler de alınan kafein miktarının artmasına neden olmaktadır."




Kaynak: http://file.atuder.org.tr/_atuder.org/fileUpload/SwJh1MSArU9N.pdf

İlaç - Besin Etkileşimleri Araştırma -2

Antidepresan ilaçlar kullanırken, bunları tüketmeyin! 

6 Ekim 2010

Yerinde, uygun dozlarda ve sürelerde kullanıldığında hayat kurtarıcı olan ilaçlar bazı durumlarda hayatımızı karartabiliyor. Yanlış gıdalarla alınan ilaçlar, etkileşim göstererek ilacın etkisini azaltabiliyor veya artırabiliyor. Hatta ölüme kadar götürebiliyor. Özellikle antidepresanlarla birlikte tüketilen incir, bakla, lahana turşusu, tavuk veya dana ciğeri gibi besinler kan basıncını yükselterek hastanın ölümüne sebep oluyor. Zaman'da yer alan habere göre İstanbul Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yağız Üresin, ilaç kullanırken besinlerin tüketimi konusunda çok dikkatli olunması gerektiğini söylüyor.

İlaç alımında yapılan en büyük hatalardan birisi ilaçları yanlış gıdalarla almak. Bu durumda, ilaçlar yarardan çok zarar veriyor. Ayrıca besinlerle etkileşim, ilaç kullanımının kesilmesinden sonra 2-3 hafta daha devam ediyor. Prof. Dr. Yağız Üresin, etkileşim nedeniyle ilaçların her türlü besinle alınamayacağını belirtiyor. C vitamini ilacı kullanan kişinin, aynı anda süt ve süt ürünleri almaması gerektiğini söyleyen Yağız Üresin, bu besinlerin C vitamini emilimini engellediğini ifade ediyor. Kolesterol düşürücü ilaçlarda greyfurt suyu içilmemesi gerektiğini dile getiren Yağız Üresin, "Greyfurtta bulunan kimyasal maddeler, ilaçların bağırsakta parçalanmasını sağlayan enzimleri baskılayarak ilaçların parçalanmasını geciktirir. Bu da ilaçların kanda daha çok birikmesine sebep olur. Kan düzeyi 2-16 kat artar, bu da doza bağlı yan etki riskini artırır. Bu ilaçları kullananlar, tedavi süresince greyfurttan uzak durmalı." diyor.
Özellikle antidepresan ilaçlar kullanılırken besin alımında çok dikkatli olunması gerekiyor. Bu tür ilaçlarla tüketilen bazı besinler kişiyi ölüme kadar götürebiliyor. Yağız Üresin, "Eski peynir, fermente edilmemiş sosis, sucuk, incir, bakla, lahana turşusu, soya sosu, tavuk veya dana ciğeri, tiramin proteini zengin besinlerdir. Bu besinler, asla antidepresan ilaçlar kullanılırken tüketilmemelidir. Tiramin, kan basıncını ölümcül seviyeye çıkarabilir. Baş ağrısına, kusmaya hatta ölüme sebep olabilir. Ayrıca göğüs ağrısı, ense sertliği, yüksek ateş, terleme ve taşikardiye (kalbin atım sayısının 100'ün üstünde olması) de neden olabilir." şeklinde konuştu.

Hangi ilaçla hangi besini tüketmemeliyiz?
Penisilin türevi antibiyotikleri meyve suları, kafein, domates gibi asitli besinlerle kullanmayın. Asitli besinler mide asidini artırır. Bu da mide hasarına yol açar. Böylece ilacın etkisi azalmış olur.
Kalsiyum içeren yiyecek ve vitaminler (süt, yoğurt) ve demir içeren mineralleri, tetrasiklin adlı antibiyotik kullanırken tüketmeyin.
Kansızlık tedavisinde kullanılan demir ilaçları ile kalsiyum zengini süt ve süt ürünleri, pekmez, susam, fındık, fıstık, kurutulmuş meyveler, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeleri aynı anda kullanmayın. En az 2 saat sonra tüketin. Bu besinler demir emilimini engeller ve tedaviden sonuç alınamamasına sebep olur.
İdrar söktürücü diüretik ilaçların triamterene içerenleri, böbreklerden potasyum atımını bloke eder. Potasyum artışı ise düzensiz kalp atımına sebep olur. Bu nedenle triamterene içeren diüretiklerle birlikte potasyum zengini muz, kayısı, turunçgiller, patates gibi besinler tüketilmemeli.
İdrar söktürücü kalsiyum kanal blokerleri ile birlikte greyfurt suyu tüketmeyin. Greyfurt suyu ilacın vücutta dağılmasını önler ve kan düzeyini yükseltir. Böylece ilacın etkisi artar ve zehirlenmeler meydana gelir.
Ağrı kesiciler, mide rahatsızlıklarına neden olabilir. Herhangi bir besinle veya özellikle süt ile beraber bu tür ilaçları kullanabilirsiniz.
Kaynak: https://www.memurlar.net/haber/178410/antidepresan-ilaclar-kullanirken-bunlari-tuketmeyin.html

20 Ekim 2018 Cumartesi

Tourette Sendromu'unda da Kullanılan Bir Nöroleptik ile ilgili Haber ve Prospektüs

Bu yazı bazı nöroleptik ilaçlarla ilgili ölümcül bilgilerin bazı psikiyatrlarca SAKLANDIĞI haberleri üzerine hazırlandı. Sakın hiç bir ilacı ANİDEN ve DOKTORUNUZA DANIŞMADAN BIRAKMAYINIZ.

İlaç kullanımı bireyden bireye değişebilen etkileşimler oluşturabilir. 

Kullanılan HER TÜRLÜ İLAÇTA OLASI YAN ETKİLER ve EN UÇ DURUMLAR tüm açıklığı ile raporlanmalıdır. 

İlaç kullanan birey ve/veya yakınları genel sağlık durumları hakkında doktorları yeterince aydınlatabilecek bilgi ve bilince sahip olmalıdırlar.

Son günlerde Nöroleptik Kullanımı ile ilgili bazı önemli olgu raporları içindeki gerçeklerin saklandığı / değiştirildiği gibi haberler duymaktayız. Bu durum şu anlama da gelebilir; "Örneğin, aşağıdaki prospektüste yazılan olumsuz durumlar gerçeğin sadece bir kısmıdır." 

Hiç bir bilim dalının, bilim insanının ona güvenen, dertlerine derman arayan insanların aklını karıştırmaya, ondan bilgi saklayarak veya yanlış bilgi yayarak ona zarar vermeye HAKKI YOKTUR.

Böyle şüpheli durumları açığa kavuşturabilecek ETİK BİR KURUM, KURUL, BİLİRKİŞİ DÜNYADA bile YOK MUDUR? 

Küreselleşen Dünya, "ETİK" ve " ÖNCE ZARAR VERME" ilkesi konusunda, hala (!), neden DÜMDÜZ ve YETERSİZ KALMAKTADIR?

Hasta ve yakınları, size önerilen her türlü tedaviyi ANLAMAYA ÇALIŞINIZ; okuyunuz, araştırınız ve herşeyden önce BİLİMİN NASIL ÇALIŞTIĞINI veya YAZILI OLANLARA GÖRE NASIL ÇALIŞMASI GEREKTİĞİNİ SORGULAYINIZ. Bunun karşısında herhangi bir davranışı kimden görürseniz görün, HESAP SORUNUZ. 

Derleyen: A.Şükran Demiralp, 20 Ekim 2018




NOT: Aşağıdaki ilacı kullanıyorsanız doktorunuzla bu yazıyı yazmama neden olan haberi lütfen paylaşınız. Ve açıklama isteyiniz.

prospektüs; tanıtmalık: Her ilacın kutusunda bulunan ilaç ile ikgili bilgileri açıklayan kağıt

Risperdal'in  prospektüsü;

"Çocuklarda kullanımı:

• Şizofrenide: 18 yaşın altındaki çocuklarda kullanımına dair yeterli deneyim yoktur.

• Bipolar manide: 18 yaşın altındaki çocuklarda kullanımına dair yeterli deneyim yoktur. 

• Yıkıcı davranış bozukluklarında: 50 kg’nin altında olan hastalar: Başlangıç dozu olarak günde bir defa 0.25 mg önerilir. Bu doz gerektiğinde, en fazla gün aşırı olmak kaydıyla 0.25 mg’lık dozlarla arttırılabilir. Genelde idame doz 0.25 mg ile 0.75 mg arasındadır. 50 kg veya üzerinde olan hastalar: KT Sayfa 9 / 18 Başlangıç dozu olarak günde bir defa 0.50 mg önerilir. Bu doz gerektiğinde, en fazla gün aşırı olmak kaydıyla 0.50 mg’lık dozlarla arttırılabilir. Genelde idame doz 0.50 mg ile 1.5 mg arasındadır. 5 yaşın altındaki çocuklarda kullanımına dair yeterli deneyim yoktur. 

• Otizmde: Çocuklar ve ergenler için otizmde önerilen günlük doz 20 kg’ın altındaki hastalar için günde 0.25 mg, 20 kg ve üstündeki hastalar için ise günde 0.50 mg’dır." 

" 4. Olası yan etkiler nelerdir? 

Tüm ilaçlar gibi, RİSPERDAL’in içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir. 

Aşağıdakilerden biri olursa, RİSPERDAL’i kullanmayı durdurunuz ve DERHAL doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz: 

- Özellikle bacaklarınızda şişme, ağrı ve kızarıklık olursa. Bu durum, damar içerisinde pıhtı oluşmasının belirtileri olabilir. Bu pıhtı, damar içerisinde akciğere kadar gidebilir ve göğüs ağrısı ve solunum güçlüğü yapabilir. Bunamanız varsa ve kısa bir süre için bile olsa, akli durumunuzda ani bir değişiklik, yüz, kol ve bacaklarınızda, özellikle tek taraflı ani bir zayıflık ya da uyuşukluk veya konuşma bozukluğu fark ederseniz. Bunlar bir inmenin belirtileri olabilir. 

 - Ateş, kaslarda sertleşme, terleme ya da bilinç kaybı geçirirseniz. Bunlar “Nöroleptik Malign Sendrom” denilen bir hastalığın belirtileri olabilir. 

- Eğer erkek iseniz ve uzun süren ya da ağrılı olan bir sertleşme geçirirseniz. Bu duruma “priapizm”denmektedir. 

- Diliniz, ağzınız veya yüzünüzde sizin isteğiniz dışında ritmik hareketler oluyorsa. Bu durum risperidonun kesilmesini gerektirebilir. 

- Ateş, ağızda şişkinlik, yüz, dil ve dudaklarda şişlik, nefes darlığı, kaşıntı, ciltte oluşan kızarıklıklar, bazen düşük kan basıncı ile karakterize alerjik reaksiyonlar olabilir."

Açıklamaların tamamı için tıklayınız:  
http://www.janssen.com/turkey/sites/www_janssen_com_turkey/files/product/pdf/risperdal_os_kt.pdf

16 Ekim 2018 Salı

BİLİMSEL AKIL Y O K S A ÇARESİZİZ!

"Tourette Sendromu'nun henüz çaresi yok deniyor. O zaman ben kendi kendime bitkisel vs vs ilaç, şöyle böyle vs rastgele yöntem araştırmakta, denemekte ve bunu başkalarına da önermekte serbestim!" Böyle bir mantık yürütme etkisindeysek, gerçek ÇARESİZLİK işte tam da BUDUR!


Siz DENEYSEL ARAŞTIRMA Hastası mısınız? Bakmaya çalıştım, bilim nasıl Deneysel Araştırma yapıyor?



Bilinç nedir? Kaynak: http://asukrandemiralp1.blogspot.com/2018/09/bilgi-ve-otesi.html

Farmakodinami nedir?

[1] (tıpHasta veya normal organizmalar üzerinde, ilaçların etkisini deneysel olarak inceleyen, araştıran bilim
[2] (tıp) Deney hayvanları ve insanlarda ilaçların fizyolojikbiyokimyasal ve patolojik olaylar üzerindeki etkilerini inceleyen farmakoloji alt dalı Kaynak: https://tr.wiktionary.org/wiki/farmakodinami

Bir olgu örneği: 
Peter Hollenbeck, Biyoloji Profesörü ve Tourette Sendromu sıkıntıları da var. İngilizce konuşmaların çoğunu anlamasam da, videolarda, 2016'ya göre 2018'de göz ve boyundaki hareket tikleri daha azalmış gibi geldi; elbette bu sadece iki video zaman aralığı içindeki kalacak bir karşılaştırma. Gün içinde ne kadar çok değişim yaşandığı ise kişilere göre değişen bir durum.

Ve anlayabildiğim kadar öz: "Ben de Tourette sıkıntıları dışında neler var?


30 May 2018 - Tourette Association of America tarafından yüklendi
Dr. Peter Hollenbeck, a Professor of Biological Sciences at Purdue University, sits down to discuss his ...
12 May 2016 - Tourette Association of America tarafından yüklendi
Tourette doesn't need to define you. A positive story from a successful adult living with Tourette Syndrome.

İncelenecek linkler:
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/330382

[PPT] Müdahale (Deneysel) Ara*t*rmalar
B- Deneysel (Müdahale)Araştırmalar (Experimental, Interventional) ... veya belirli kriterlere uygun olarak seçilmiş deney hayvanları, hasta grubu ya da toplumda; ...

15 Ekim 2018 Pazartesi

BİRİNCİL ve İKİNCİL TİK BOZUKLUKLARI nelerdir?

Günümüzde Tourette Sendromu (TS)  tanısı BİRİNCİL TİK BOZUKLUKLARI'na göre konuyor. Bu ne anlama geliyor? TS olmadığı halde TS ile karışabilen durumlar da olabilir. Bunlar hangi durumlardır? Nelerden kaynaklanır? Biliyor musunuz? 



İKİNCİL TİK BOZUKLUKLARI tanıyı karıştırabiliyor. Peki, bunlar nelerden kaynaklanabilir?

Aşağıdaki "yoksunluk sendromu"undan, kullanılan bir nöroleptik ilacın aniden bırakılması şeklinde anlıyorum. Deneyimli bir nöroloğun önerisi; "İlaçlara mümkün en düşük dozla başlanmalı, gerekiyorsa azar azar artırılmalı ve kesilmesi gerektiğinde de birden bırakılmamalı" şeklindeydi. 

https://asukrandemiralp2.blogspot.com/2018/10/tik-bozukluk-kategorileri.html: 

"Tikler nöroleptik ilaca bağlı tardif diskinezi  veya yoksunluk sendromu ile ortaya çıkabilir.   Lamotrijin,  ,  karbamazepin,  ,  kokain,  -  kafein ile tiklerin indüksiyonu (nedeni olması) veya alevlenmesi bildirilmiştir. ve diğer uyarıcılar.  , 

Erişkinlikteki bir birincil tik bozukluğunun başlangıcı nadirdir, ancak genetik olarak önceden belirlenmiş olanlarda ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda, belirli bir tetikleyici (stresli bir yaşam olayı; (https://asukrandemiralp2.blogspot.com/2018/06/tiklerin-olasi-nedenlerinden.html?) , psikiyatrik hastalık, ilaçlara maruz kalma veya enfeksiyon gibi), çocukluk ve / veya aile tik öyküsü, DEHB veya obsesif kompulsif belirtiler genellikle tanımlanabilir.  - "


Derleyen: A.Şükran Demiralp, 15 Ekim 2018


19 Ocak 2019: https://asukrandemiralp2.blogspot.com/2018/10/tik-bozukluk-kategorileri.html

Devam edecek.. 

11 Ekim 2018 Perşembe

BİLİM nasıl ÖZGÜRLEŞEBİLİR?

(A) 28 Aralık 2018 - Bilim nasıl özgürleşemez -1-
Aşağıdaki fotoğraflar bilimsel makalelerle ilgili yabancı bir web sitesinden alıntı (Türkçesi Google Çevirisi). İncelediğimizde rastgele seçilmiş 8 makaleden sadece BİRİ BEDAVA indirilebiliyor. Diğerlerini "satın almamız" gerekiyor? Genelde bu oran (bedava indirilebilenlerinki) sanırım çok daha düşük.




--------------------------------------------------------------------------------------------------

(B) Anlamaya Çalıştıkça... 
-13 Ocak 2016  tarihli bir etkinlikten alıntılar -

TEMEL İHTİYAÇLAR 
ve diğer; tüm insanlıkta ne zaman eşite yaklaşacak?


"Bir çok başarılı nitelenen bireylerde de" benzer veya farklı bozukluklar olsa da,
"çevrelerinde hep bir destek ağı olagelmiştir",
"meraklarının peşinden gidebilme şansları hep artırılmıştır".


Devam edecek.....

Düşünceleriniz?

3 Ekim 2018 Çarşamba

TİK BOZUKLUK KATEGORİLERİ

Önce tıklayınız: https://asukrandemiralp2.blogspot.com/2018/09/tourette-sendromu.html

www.ncbi.nlm.nih.gov linkinden Google Çevirisi:

TİK BOZUKLUK KATEGORİLERİ

Birincil Tik Bozuklukları

Kronik tikler Tourette sendromunun (TS) karakteristik özelliğidir. Tanı kriterleri arasında hem motor hem de vokal tiklerin varlığı, çocuklukta başlangıç, tik tiplerinde ve ciddiyette dalgalanmalar ve en az bir yıllık süre yer almaktadır.  ,  Her iki tipin kronik tikleri belirlenemediğinde, kronik motor tik bozukluğu ve kronik vokal tik bozukluğu terimleri kullanılır. 1 yıldan az süren tikler geçici tik bozukluğu olarak adlandırılır. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve obsesif kompulsif bozukluğun (OKB) çok yüksek komorbidite oranları ile TS çok yönlü gelişimsel bir nöropsikiyatrik beyin bozukluğunu temsil edebilir. 
TS'nin, gönüllü hareketleri düzenleyen frontal-subkortikal devrelerdeki inhibisyon işlevinin gelişiminde başarısızlığa yol açtığı düşünülmektedir, bu da  olasılıkla bozulmuş çevreleyen engellemeye (istenmeyen hareketleri baskılama yeteneği) yol açmaktadır.  Dopamin nörotransmisyonunun disfonksiyonu, bu işlemde kuvvetli bir şekilde yer almaktadır, mevcut kanıt düşük tonik sinaptik dopamin seviyelerine ve bazal gangliyonda aşırı fazik dopamin salınımına işaret etmektedir.  Bazı nörogörüntüleme bulguları, presinaptik dopamin taşıyıcılarında (  -  veya aşırı dopaminerjik innervasyonda bir artış olduğunu göstermektedir 

İkincil Tik Bozuklukları

Özellikle başka hareket bozuklukları veya başka nörolojik anormallikler eşlik ediyorsa, tikler için ikincil bir neden düşünülmelidir. Tikler genellikle zihinsel gerileme, otizm ve yaygın gelişimsel bozukluk gibi durumlarda küresel beyin gelişim bozukluğunun varlığını gösterir. Benzer şekilde, genetik ve nörodejeneratif durumların bir çeşitliliği Wilson hastalığı, nöroakantositoz dahil olmak üzere, tikler, neden olabilir  ,  , beyin demir birikmesi ile nörodejenerasyon,  -  ve Huntington hastalığı.  Diğer potansiyel nedenleri arasında frontal-subkortikal devreleri içeren lezyonlar (travma,  karbon monoksit zehirlenmesi, hipoksik-iskemik ensefalopati ve felç  ,  ); Merkezi sinir sistemi (CNS) enfeksiyonları (nöroborşiyozis,  viral ensefalit  ,  ) ve CNS immün bozuklukları (antifosfolipid antikor sendromu, Sydenham's chorea  ). Tikler nöroleptik ilaca bağlı tardif diskinezi  veya yoksunluk sendromu ile ortaya çıkabilir.   Lamotrijin,  ,  karbamazepin,  ,  kokain,  -  kafein ile tiklerin indüksiyonu (nedeni olması) veya alevlenmesi bildirilmiştir. ve diğer uyarıcılar.  , 
Erişkinlikteki bir birincil tik bozukluğunun başlangıcı nadirdir, ancak genetik olarak önceden belirlenmiş olanlarda ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda, belirli bir tetikleyici (stresli bir yaşam olayı, psikiyatrik hastalık, ilaçlara maruz kalma veya enfeksiyon gibi), çocukluk ve / veya aile tik öyküsü, DEHB veya obsesif kompulsif belirtiler genellikle tanımlanabilir.  - 

İLK DEĞERLENDİRME

Tiklerin yönetimi, yaygın olarak kullanılan tedavileri desteklemek veya reddetmek için genel bir kesin kanıt olmamakla zordur. Bu derleme, mevcut araştırma verilerinin sentezinden ve yazarların bu alandaki kişisel deneyimlerinden alınmıştır. Tam bir klinik öykü ve nörolojik muayene genellikle sekonder bir tik bozukluğunun kanıtlarını taramak için yeterlidir ve beklenmedik bulgular olmadıkça nörogörüntüleme veya elektroensefalografi genellikle gerekli değildir. Erken nörolojik hakaretlerin öyküsü, gelişimsel dönüm noktalarında bir gecikme veya nöbetlerin ortaya çıkması ile daha küresel bir gelişim süreci önerilebilir. İlk değerlendirmenin kritik bir yönü, yaygın olarak ilişkili nöropsikiyatrik bozuklukların, DEHB ve OKB'nin varlığını ve şiddetini kontrol etmektir. Ayrıca bir aile hikayesi, DEHB ve OKB öyküsü hakkında da sorular soruyoruz. Duygudurum bozuklukları, diğer anksiyete bozuklukları, dürtü kontrol sorunları ve öfke saldırıları da değerlendirilmelidir. Psikososyal stresörlerin bilinmesi de önemlidir. Önemli amaç, katkıda bulunanları mevcut sorunlara doğru olarak tanımlamaktır. Örneğin, okulda dikkat edilmesi gereken sorunlar, DEHB, ilaç yan etkileri, tiklerin baskılanması, obsesif düşünce, kaygı, depresyon ya da öğrenme güçlüğünün neden olduğu zihinsel yorgunluk ile ilişkili olabilir. Tarihin önemli bir bileşeni, hangi semptomların tedaviye uygun olan hedef semptomlarını seçmek için devre dışı bırakıldığını (yani günlük işleyişte sorunlara neden olduğunu) belirlemektir. Önemli amaç, katkıda bulunanları mevcut sorunlara doğru olarak tanımlamaktır. Örneğin, okulda dikkat edilmesi gereken sorunlar, DEHB, ilaç yan etkileri, tiklerin baskılanması, obsesif düşünce, kaygı, depresyon ya da öğrenme güçlüğünün neden olduğu zihinsel yorgunluk ile ilişkili olabilir. Tarihin önemli bir bileşeni, hangi semptomların tedaviye uygun olan hedef semptomlarını seçmek için devre dışı bırakıldığını (yani günlük işleyişte sorunlara neden olduğunu) belirlemektir. Önemli amaç, katkıda bulunanları mevcut sorunlara doğru olarak tanımlamaktır. Örneğin, okulda dikkat edilmesi gereken sorunlar, DEHB, ilaç yan etkileri, tiklerin baskılanması, obsesif düşünce, kaygı, depresyon ya da öğrenme güçlüğünün neden olduğu zihinsel yorgunluk ile ilişkili olabilir. Tarihin önemli bir bileşeni, hangi semptomların tedaviye uygun olan hedef semptomlarını seçmek için devre dışı bırakıldığını (yani günlük işleyişte sorunlara neden olduğunu) belirlemektir."
Tourette Sendromu'nu yaşayanları anlayabilmek istek, emek, araştırma, nesnel değerlendirme, paylaşma, dayanışma, "çıkar çelişkisi" oluşturmama "ruhu" ister; "içtenlik". Yani, herhangi bir projeden ötesini...
Derleyen: A.Şükran Demiralp, 3 Ekim 2018